Maki’ye taziye

Avatar photoPosted by

Korunma ve avlanma maksatlı bulundurulmasına ruhsat verilen köpek hakkında genel olarak Hanefi ve Malikilere göre temiz kabul edilen köpek, Şafiî ve Hanbelilere göre necis görülür. Dolayısıyla Şafii ve Hanbelilerin hoşgörüsüne dayanarak bu yazıyı kaleme aldık.       Resul-i Ekrem’in (asm), Umeyr ismindeki kuşunun vefatı sebebiyle çocuk yaşındaki Zeyd’e yaptığı ziyaret sünnetine istinaden, vefat eden köpeğimiz Maki’ye taziye yazmayı bir vefa borcunu eda niyetiyle kaleme aldığımız bu yazı, ölümün gerçekliği karşısında bir kere daha aczimin ifadesidir.

Yaşlı Maki’mizin ahir ömründe yakalandığı hastalığının tedavisine azami gayret gösterildi, ancak bu hastalığa yakalanmada benim kusurumdan dolayı Allah’tan affımı üzüntü ile diliyorum, onun sırdaşı oğluma üzüntülerimi ifade ediyorum.

Her nefis sahibinin, ölümü tadıcı olduğunu, kucağımda getirerek masaya yatırdığım Maki’nin, elimin altında ölümünü yaşayarak bir kere daha derin üzüntülerle anladım. Zavallı köpeğim, öylesine acı çekiyordu ki, tepkisi bile yok denecek kadar az idi.

Tedavisi mümkün olmayan hastalığa yakalanan hayvanın, uyutularak öldürülmesinin caiz olduğu fetvası, günlerce endişeli araştırmalarımıza cevap oluyordu. Mütehassıs veterinerlere danışarak ve hükmü onların vermesiyle bu uygulamanın yapılabilirliği bile vicdanımızı rahat ettirmiyor, üzüyordu. Ama artık sebepler bitiyor, hayvan acılarla inliyordu. Hikmet dünyasında sonuçlar sebeplerle oluşurken, Maki’nin hayatını ölümle sonuçlandıran ibretlik son tablo, mânâ dünyamda yansıyan acı bir kesit oldu.

Büyük Oğlum, ömrünü vermiş, bir hayat boyu Maki’yi kendine arkadaştan öte sırdaş edinmişti. Son aylarda duyularını da kaybeden Maki’nin sağlığı ile oğlumun sürekli eli üzerinde mamasını ağzına enjekte etmek gibi sürekli olağanüstü ilgileniyordu. Çaresiz kaldığı son gece, bize teslim ettiği ve hatta kararı da bize havale ettiği o gece, onun çaresiz ve aciz kalmasının içerisinde saklanan, ölüm karşısında sevginin galibiyetini gördüm. Köpeğine olan düşkünlüğü, son kararı verdirmiyor, Maki’nin sevgisiyle hatıralarını yaşamak istiyordu. Evet, dostlardan ayrılık olmasaydı, ölüm araya giremeyecekti. İnsanı en fazla üzen, âdeta öldüren, sevdiklerinden ve dostlarından ayrılıktır. Ölümü bir sefer yaşarsınız ama ayrılığı hatırladıkça…

Sevgi, her derdin ilacı imiş. Ölümün getirdiği ayrılık derdini, Maki’nin resim ve videolarını seyrederek hafifletmeye çalışmak da bir çare idi. İnsanların vefatı, kırgın ve küskünlerin bir araya gelerek barışmalarına görüşmelerine vesile oluyor. Karşı konulmasında aciz kaldığımız ölüme, bu cepheden bakıldığında rahmeti ve güzelliği görünüyor. Bu da bir teselli kaynağıdır.

Aile olarak hepimiz ama özellikle büyük oğlum için Maki’de dostluk, vefa, sadakat, sebat, azim, metanet ve fedakârlığı karşılıksız bulduğumuz için onu samimi buluyor ve hatıralarını ihtimamla yâd ediyoruz.

Maki’miz Kangal kırması idi. İnsanları tanıması fevkalâde idi. Evimize sohbete gelen arkadaşlarıma kesinlikle havlamıyor ancak yoldan geçen art niyetlilere ısrarla havlıyordu. Kangal’ın dünyada emsali görülmediği gibi bizim Maki’mizin de emsali yoktur. Hint Mihracesinin Yavuz Sultan Selim’e hediye etmesiyle Anadolu’ya geldiği söylenen ve Evliya Çelebi’nin de hatıralarında yer alan Kangal, saraydaki aslanı öldürecek kadar cesur ve korkusuzdur. Kurtlara karşı koyan tek köpek ırkı kangaldır. Kadın ve çocuklara karşı gayet muhlis, kötü niyetli kişilere karşı son derece caydırıcı olan Kangal köpekleri çok zeki, önsezileri kuvvetli ve sahibine aşırı bağlıdırlar. Sahibi tarafından azarlandığı zaman suçlu bir çocuk gibi başını öne eğer, sahibinin gözlerine mahzun mahzun bakarak af edilmesini bekler. Hislerini yalnız hal, hareket, mimik ve jestlerle değil çıkardıkları çeşitli tonlardaki havlamalarla belli ederler. Yakından geçene ayrı uzaktan geçene ayrı havlaması var idi. Biz bu özelliklerin pek çoğunu Maki’de gördük ve yaşadık.

Sekiz günlük iken ellerimle getirdiğim ve kulübesini yaparken benimle oynayan Maki’yi, yine aynı ellerimle eski kulübesinin yanına gömerken sevgimi ve hatıralarımı da kalbime gömdüm.

Mehmet Çetin

03.10.2016 Bostanlı İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir