İradenin oluşumunda meyelân ve mertebeleri

Avatar photoPosted by

Dışarıdan irade görünümlü fiilin; kesbinin çekirdeği veya kaynağı meyelân ya da yönelmedir.

Yönelmeler nasıl olmaktadır?

Yönelme veya meyelânın oluşumundaki mertebelerde Üstad Bediüzzaman’ın izahı ikna edicidir.

İnsana sorumluluk gerektiren iradesine bağlı olan fiillerin karar veya meylinin olduğu alan kalb, vicdan, zihin, dimağdır. Dimağda hayal, tefekkür vs. gibi olgular gerçekleştirilirken iradeyi neticelendiren ef’alin öncesinde hazırlık yapılmaktadır. Bu işler meyelânın mertebeleridir. Bunları Bediüzzaman, Lemaat’da şöyle sıralar:

“Dimağda meratip var, birbiriyle mültebis, ahkamları muhtelif. Evvel tahayyül olur, sonra tasavvur gelir.

“Sonra gelir taakkul, sonra tasdik ediyor, sonra iz’an oluyor, sonra gelir iltizam, sonra itikat gelir.”[1]

Meyelânın ilk adımı olan hayal, mantık noktasında hüküm ifade etmez ve sorumluluk getirmez. Dolayısıyla kötü şeylerin hayalinde sorumluluk yok ve sirayet etmez. İyiliklerin hayali ise güzeldir sirayet eder. İlim sürecinin bir evvelki devresidir.

İkinci adım tasavvurda hiçbir kanaate sahip olma yoktur. İhtimaller arasında bir gezintidir. Tasavvur, hayal ile taakkul arasındadır. Tasavvur bir zihnî tasarım, suret ve biçimlendirmedir.

Üçüncü adım tefekkür veya taakkuldur. Tasavvuru yapılanın üzerinde derin derin düşünülür. Buradaki düşünme, hüküm değildir ayrıca tarafsızlık vardır. Aklın kuralları işletilir. Karardan ziyade kararsızlık hakimdir. Araştırmanın, aykırı ihtimallerin düşünüldüğü kısımdır. Tasdik öncesi bir konumdur. Dışa vurulan bir eylem olmadığı için sorumluluk taşımaz. Vesvese yanılgısına düşülen noktalardan birisi de tahayyülün (hayal etmeyi) taakkul (akıl yürütme) ile karıştırılıp, hayale gelenin, akla gelmiş vehmi ile itikada zarar gelir endişesidir. Bu endişeli vesvese sorumluluk taşımaz iken işletilmesi ile meleke haline getirilip zararlı ve sorumlu hale getirilmesi bu merhaledeki oluşumlardandır.[2]

Dördüncü adım tasdik olup, bir kabuldür. Zihinde işleme tabi tutulan malûmat ve bilinen bilgilerin veya duyularla elde edilen malzemenin tamamının veya bir kısmının doğrulanmasıdır. Sorumluluk ifade eder. Taklide dayanarak delil aranmayan ve tahkike dayanarak delil aranan iki çeşidi vardır. Tarafgir olmayı tasdik anlamında kabul eden de var etmeyen de. İslâm ve iman arasındaki farkın tartışılmasında tasdik çok irdelenmiştir. Kur’ân’ın hükümlerine tarafgirlik gösteren gayrımüslim ile Müslüman ama Kur’ân hükümlerince amel etmeyene gayrımüslim bir mü’min ifadeleri hep bu tartışmaların merkezindedir.[3] İslâmiyet, tarafgirlik ve teslim olmaktır. İman ise hakkı tasdik etmektir. Önceki bölümlerden olan tahayyül, tevehhüm, tasavvur, tefekkür tasdik etmeden önceki kısımlardır mesuliyet getirmez. Zira bunlar zihni faaliyetlerdir.

Beşinci kademede iz’an vardır ki burada iyice yoğrulur ve anlaşılır hâle getirilir. Kesin kanaat ifade eder. Sonra basiret, akıl, zeka, bilmek ve anlayış gibi anlamlara gelerek, doğruya iz’anda mükafat, yanlışa iz’anda ise ceza vardır.

Altıncı sırada tarafgir olarak teslim anlamında iltizam vardır. İz’an olan kesin kanaat, insanı benimsemeye veya taraftarlığa yani iltizama sevk eder. Lâzım görerek katılma, bütün benliğiyle gereğini yerine getirerek katılmadır. Hakka veya batıla iltizam ederek taraf söz konusudur.

Yedinci ve sonuncu kademe ise itikaddır. Bütünüyle bağlanmaktır. Bir bakıma insanın iç âlemindeki bir hâlidir. Bunun maddi ölçüsü yoktur, ilmi değildir, sadece dışa vurumları olan söz ve davranışlarla anlaşılır.  Hakîki tevhidî iman; tasavvurlarla kurulu değil, delillerle örülen bir olgudur, muhkemdir. Her şeyde Rabbe giden yolu, izi bulan bir ilimdir.[4] Bu manada, kemalini bulan itikadda şirkin yeri yoktur.  Zira şirkin iptali azamet ve kibriyanın idrakini netice verir.[5]

Mehmet Çetin

10.07.2018 Yeni Foça İzmir

[1] Sözler (2017) , s.790

[2] Sözler (2017), s.310, 311

[3] Mektubat (2017), s. 46

[4] Şualar (2017), s.177

[5] Şualar (2017), s.179

3 comments

  1. İrade oluşumunda meyelan ve mertebeleri olduğu gibi, aynı zaman da kalpten çıkan çıplak manaların kelimelere dönüşme merhalelerini de göstermiyor mu? Güzel bir makale olmuş. Sade anlaşılır bir dille güzel ifade etmişsiniz. Tebrik ediyorum.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir