Elektrikçi Dursun Usta

Avatar photoPosted by

Kısa boyu ve ufak tefek yapısıyla iki yana salınarak hızlı yürürken arka cebindeki kontrol kalemi ve pensesi zaman zaman düşecekmiş gibi görüntü veren Dursun Usta, çocukluğumun ilk elektrikçi ustasıdır. Ama o, motosikletli elektrik ustasıydı.

İki katlı kerpiç evimize elektrik alındığı hakkındaki bilgimi zorladığımda, ilk karede o vardır. Bu nevi hatıralar, öncesindeki gaz lambalı gecelerimizi hatırlattı. Yatarken fitilin kısılması bile içeriyi aydınlatmaya yetiyordu. O lambanın camını temizlerken, annemin, kırmamak için de çok dikkat ettiğini, bu fasılda ilave etmeliyim.

Duvardaki lambalıkta duran gaz lambası hiç kuşkusuz büyük olanı idi. Dışarıya çıkıldığında kullanılanı nedense daha küçük olan idi. Ahıra, helaya, araya hep o lamba ile çıkardık. Ama artık şükürler olsun ki evimize elektriği Dursun Usta getirmişti.

Elektrik tesisatı döşemesinde çözemediğim bir konu var idi ki bugün bile zaman zaman zorlanıyorum. Kablonun içerisinden geçtiği teneke boruları, koyu kahve renkli buat ve dirsekleri, “t” ve dört yollu dirsekleri anlıyorum, buraya kadar tamam. Hatta yılların geçmesine rağmen geç paslanan teneke boruların içerisindeki siyah yalıtım-belki de amyantlı- kâğıdı anlıyorum da kablonun birinin çıplak olmasını hiç ama hiç anlayamamıştım, o zamanları. En iyisi bu konuyu ehline havale edelim.

Elektrikçi Dursun Usta, o yıllarda hepimizin elektrikçisi idi, sonraki yıllarda yeni yeni ustalar yetişmiş de olsa.

İşine çok düşkün idi ki bu vasfını ölünceye kadar sürdürmüştür. Turgut Başaran ile çalışan ve Örfü Sözen ile bir ömür boyu elektrik işlerinde hizmetleri geçen ve baba adam olan Dursun Usta, Koçhisar’ın yerlisi olup Yeşilova Mahallesinin Hındıllı Yaylasında ikamet etmiştir.

Onu sevip saydıran bir diğer güzel özelliği ise küçüklerle şakalaşması ve özellikle şakacıktan zaman zaman onları korkutarak gönüllerinde yer etmesidir.

İnsanların gönlünde yer almak, tatlı hatıra bırakmak gerçekten güzel bir vasıftır. Mazimize baktığımızda bize tebessüm ettiren, o vakitler korkutsa bile nihayetinde sevdiren, bizimle ilgilenen, sıkıntılı ve muhtaç zamanlarımızda yardımcı olan, derdimizi paylaşan gibi güzel ve ibretlik hatıraları hâlâ anarak naklediyorsak bunun hikmeti iyilikten, güzellikten ve hayırlı olmaktan geçmektedir. Aksine; anmakla nefret ettiğimiz, mazimize kara ve acı leke bırakan kişileri de durduk yere hatırlamıyor ya da anmak istemiyor isek bunun da sebebi kötülükten, hayırsız vasıflardan olsa gerek.

İyilik ve hayır, bizatihi sevilir ve anılır, şer ve kötülük bizatihi reddedilir ve nefret edilir.

Rahmet-i Rahmana gönderdiklerimiz arasında Dursun Demir’i de hayırla yad edeceğimiz insanlar arasında görmek, gerçekten çok güzel bir hadisedir.

Allah rahmet eylesin. Yakınlarına sabırlar versin.

Mehmet Çetin

24.06.2018 Yeni Foça İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir