Bulunan cesed üzerine değerlendirmeler

Avatar photoPosted by

Bugün senin cesedine kurtuluş vereceğiz! 3

1881 ve 1898 yıllarında Mısır’daki Krallar Vadisi’ndeki buluntulardan 2. Ramses ve diğer firavunların mumyaları, Kahire’de müzede sergilenmesi mümkün olmuş iken, ibret-i âlem için mumyasız ama cesedin, en tabiî yollarla bütün halinde muhafaza edilerek ayette belirtildiği üzere geçen asırların dalgasıyla mu’cizâne sahile atılarak, yüksekçe bir mahalde (Necve) bulunması ve bunun Firavun’a aidiyeti sorgulamaları neden mümkün olmasın?

British Müzesi’ndeki secde hâlinde bulunan cesedin, Hz. Musa (as) ile mücadele eden Firavun’a ait olup olmadığı değerlendirmeleri üzerine şu notları düşmek mümkün:

Hz. Musa (as) devrinde ve onunla mücadele eden firavun, Kahire’deki müzede muhafaza edilen cesedin ilmî tesbitlerle (Radyo karbon ya da karbon-14) 2. Ramses olduğu ifade ediliyor. Bu cesed, 2. Ramses ise, ayete göre mumyalanmamış olması lâzım. Arkadan gelen artçı ordusu buldu, getirdi ve mumyalandı gibi doğru ya da yanlışların bol olduğu rivayetlerle gelen bilgilerin aydınlatılması lâzım.

Firavunun sadece kendi bedeninin korunmuş olarak bulunması, diğerlerinin bulunmaması “Senin bedenine necat (kurtuluş)vereceğiz” ifadesini de doğruluyor. Secde hâlindeki cesedin mumyasız olması, secde vaziyeti ve bulunduğu mahal, ayet ve tefsirlerle örtüşüyor lâkin bu cesedin hüviyeti hakkındaki ilmî sonuç, ayetle örtüşmüyor, görünüyor. Bu bedenin hakiki kimliği siyasî gailelerle gizli tutuluyor gibi endişeli bilgilerin de aydınlatılması lâzım.

Asırlardır İslâm düşmanlığını siyasetlerine maksad eden İngiliz’den, İslâmî gerçekleri doğrulamak yerine çarpıtacağı kanaati, abartı değil, onların politikasının yansımasıdır. Buraya da bir mim koymak lâzım.

Geçmişten geleceğe yapılan ihbarlara konu olan şeyin bizzat kendisi, bazen doğrudan ilgili olmayabilir, çoğu zaman dolaylı olarak bahse mevzu olabilir. Bu zaviyeden hareketle, dolaylı olarak muhatap olanın bizzat kendisinde yapılan ilmî çalışmanın olumlu cevap veremeyeceğini unutmamak gereklidir.

Yapılan ihbara malzeme olan hadise, tam aydınlatılmadan ya da şahıs tam teşhis edilmeden konu üzerindeki tartışmaların, nihaî olarak ilmî isbatı yapılıncaya kadar sürmesi gayet tabiidir.

Bu cümleden hareketle mevcut imkân, o ihbarın merkezindeki hadise ya da eşhası tam tenvir edemese dahi, ihbarın asliyetinden, bahsedilen sırrın hakikatinden şüphe edilmeyip sabırla beklemek gerekir. Bunun yanında ehl-i hamiyetin de gayrete gelip tavzih etmesi ise esasen bir vecibedir.

Ayet ve hadisteki ihbarların tam anlaşılmamasından dolayı inkâr etmek, doğru olmadığı gibi ilme zıt izahlarla İsrailayat bilgileriyle hurafeleştirmek de büyük hatadır, bilgi kirliliğidir.

Kur’ân’daki tevhid maksadlarının dışındaki kâinat ve içindekilerden bahsi tebeîdir, kasdî değildir, istitradîdir yani asıl konu olmayan diğer konulardır. Kâinattaki ve hadiselerdeki sanatın intizamından bahsederek Sâni-i Zülcelâl’e delil yolu ile pencere açılsın.[1] Meselâ Güneş için “döner bir lâmbadır” derken Güneşin özellikleri için bahsetmiyor, ondaki intizamın zembereğine işaretle, Allah’ın ilminin tecellisine dikkat çeker.[2]

Bu ve emsalî konular bize ders veriyor ve diyor ki: Efkâr-ı umumiyeyi tam ikna edecek tefsir ve izah elzemdir. Zaman en güzel müfessirdir. Ahvâl ve vukuat ise keşşaftır. Kamuoyuna hocalık edecek ise ilim dünyasının fikirleridir.

O halde; her fende mütehassıs müntehab bir heyetin ilmî tetkiklerini meşveret usulü ile yaparak, bunun gibi hususlar hem aydınlatılmalı ve hem de nas ve akla, ilme zıt batıldan temizlemelidir.

Allah, doğrusunu en iyi bilendir.

Mehmet Çetin

16.05.2019 Yeni Foça İzmir

[1] Muhakemat 2016), s.27; İşârâtü’l-İ’caz (2017), s. 204

[2] Sözler (2016), s. 273

One comment

  1. S. A. Cesedin mumyalı veya mumyasız olması ayetle neden örtüşmesin? Ayette bedenine necat vereceğiz diyor. Mumyalı veya mumyasız demiyor. Dolayısıyla her ikisini de kapsar. Aynı zamanda her iki ihtimalin de tahakkuku Allah’ın yaratmasıyladır. Velevki insanlar onu mumyalasın. Onlara mumyalama fikrini ilham ederek mumyalatan da O’dur. Dolayısıyla vaadini yerine getirmiştir.

Ahmet ÇETİN için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir