Ayarlar Şeklindeki Tanzim, Hakkı Muhafaza Ediyor Mu?

Avatar photoPosted by

Kuyumcunun Notları

Kuyumculuk konusu imalattan başlar. İmalatta ise ayarlar ile muhatab olunur. Günümüze kadar gelen ayarlar veya milyemler şeklindeki tanzim, hakikaten İslamî kıstaslara muvafık mıdır? Soruyu bir başka şekilde soralım: Milletler arası istimal edilen milyem usûlünün dinen bir mahzuru var mıdır?

Sualler aynı konuyu ihtiva eden değişik şekillerde sorulabilse de mevzu anlaşılmakta.

‘Nereden çıktı bu?’ sorusuna ise; “Madem ki hayatımızı Rabbimizin emrettiği, Peygamberimizin (asm) ise tatbik ve tavsiye ettiği şekilde devam ettirecek isek bu hassasiyeti de göstermemiz gerekiyor, onun için bu soruyu soruyoruz.” cevabı verilebilir.

Hayatımızın her anında doğruluk, dürüstlük ile beraber adaletli olmak gibi hukuka fevkalade dikkat etmemiz gerekir.

Hukuk; hak kelimesinin çoğuludur. Hak, ise; Doğru, gerçek, adalet, bir  kimseye ait olan şey, emek, zahmet, hisse mânâlarını taşır.[1]

Dinde hukuk ise fıkıh kelimesi ile ifade edilir. Fıkıh ise; derinlemesine anlamak, kavramak, tam bilgi sahibi olmak, mânâsındadır.[2]

İnsanları, hayvanlardan ayıran en esaslı ve tek özellik hukuk[3] olduğuna göre; hak ve hukukun muhafazası elbette elzemdir. Din, kul ile Allâh arasındaki münasebetleri tanzim ettiği gibi insanlar arasındaki nizamın tesisi ve devamı açısından da esaslar getirir.

Yukarıdaki sualin cevabını ararken bu esaslarla karşılaştık. O halde cemiyet hayatının sağlıklı devamında mühim olan hukukun temini için adaleti esas tutmak, hakka riayet etmekle mümkün olacak. Çeşitli tecavüzleri önlemek için, insanlar, çalışmalarının neticelerini mübâdele etmekte adâlete muhtaçdır. Lâkin her ferdin aklı adâleti idrakten âciz olduğundan, küllî bir akla ihtiyaç vardır ki, fertler o küllî akıldan istifade etsinler.Öyle bir küllî akıl da ancak kanun şeklinde olur.[4]

Bu cümleden olmak üzere kuyumculukda da bir esası tesbit ederek, hakların zayi olmaması için milyem-ayar tanziminin olması bu noktadan gayet yerinde bir usûldür. Bu usûl yıllardır kuyumcu hesaplamalarında kanun gibi tatbik edilir.

Üreticiden tüketiciye kadar kullanılan altının, maden-kıymet-emek olarak zayi olmaması noktasından da lazımdır, milyem ya da ayar. Diğer madenler ile karışık olan altının, o kütle içerisindeki miktarının tesbiti için kullanılan milyem-ayar ile muamele rahatla devam eder.

İmalatı yapanın da, alanın da satanın da hakkının hiçbir şekli ile kaybolmayacağına inandığı ayar-milyem ile altınının ve hakkının muhafaza edildiği hususu elbette ki fıkıh açısından, yani İslâmî açıdan yerinde bir tatbikattır.

Burada emek karşılığının tesbitinde mesleğimizde milyemle ifade edilen uygulamalar ise kazanç karşılığı, kâr mânâsındaki işcilik olarak değerlendirilmektedir. Mesela; bileziğin ayarı karşılığı milyeminin üzerine konulan ilave milyemler; artık sık değişen değerlerine mukabil,  tarafların hukukunun kaybolmasına karşılık para yerine kullanılan milyem ile ifadesidir. Böylece sık sık altın fiyatlarının oynaması ile işçilik ücretlerininde oynaması ile karşılaşılan hoş olmayan durum ortadan kalkmış oluyor. Enflasyon karşısında işçilik ücretinin erimesini engellemek için işçiliğin milyem olarak tatbiki ve emtianın kendisine ilavesi doğru ve yerinde bir uygulamadır. Rekabetin olması; işçilik ücretlerinin yükselmesine mani olduğu gibi, kalitesiz ürünün devamına da mani olmaktadır. Böylece imalatcı ve satıcı huzur ve itimatla aldığı ve sattığı emtianın hesabında ve kalitesinde aldanmadığını anlar ve yaşar, rahatla hayatına devam eder.

Adalet nizam ve kanun ile sağlandığına gibi, kuyumculuk işlemlerinde de milyem hesaplamaları sektörel olarak getirilen formüllerle nizami halde yapılan ve hakikaten hakkaniyetli bir hesaplamadır,

Milyem ile hesaplama gümüş muameleleri için de geçerlidir. Zira gümüş hesaplamalarında da milyem kullanılmaktadır.

Mehmet Çetin

24.05.2012.Çiftehavuzlar-Çiğli-İzmir


[1] Osmanlıca-Türkçe Lugat, Yeni Asya Neşriyat, sh.398

[2] Karaman, Hayreddin, Anahatlarıyla İslam Hukuku 1, sh.22

[3] Eskicioğlu, Osman, Hukuk ve İnsan Hakları, sh. 4

[4] Bediüzzaman Said Nursi, İşaratü’l-İ’caz, sh. 228

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir