Ağacın Söyledikleri

Avatar photoPosted by

                                                                       -bir hikâye diliyle…

Köydeyim. Bilirsiniz köy çocukları biraz çekingen olurlar. Ben, arkadaşım Hakan ve Hayri ile dolaşırken köy çocuklarının çekingen halleri doğrusu çok dikkatimi çekerdi. Hatta fısıldayıp bizi işaret ederek yaptıkları konuşmalarını bir görmeliydiniz.

Dondurma almaya gidiyoruz. Köşeyi dönünce karşıdan gelen iki çocuğun yolun kenarına çekilip bize yol vermeleri dikkatimi çekmekle kalmadı, anlam vermeye de çalıştım. Babamla beraber yine bir gün yolda giderken kenarda bekleşen ve biz geçtikten sonra yollarına devam eden kadınların hâllerini hatırladım. Bu iki hâli beraber değerlendirdiğimde köyde yaşayanlara saygı duymam konusunda kanaatim oluştu. Yaşlısı genci, istisnasız bütün kadınları, bir erkek geçinceye kadar başörtüleri ile yüzlerini yana çevirerek kapatmaları ise bir başka dikkate değer hareketti.

Aldığımız dondurmayı yavaş yavaş yerken, o meşhur az biraz yüksek yere çıktık. Buranın manzarası görülmeye değdiği kadar övülmeye de değerdi. Ben size bir şey daha söyleyeyim, burayı değerli ve övülmeli kılan tarihi bir hatıra vardı yanı başımızda. Sizi daha fazla merakta bırakmadan tarihi çok eski olan çınar ağacından bahsetmek istiyorum.

Ülkemizde çınar ağacının mazisi çok eskidir, yıllarla değil yüzyıllarla ölçülür yaşı. Kaç yaşında olduğunu henüz öğrenemediğim Çınar Ağacının altındaki bu oturmuşluğum yeni değildi. Bilemediğim bir yönlendirmeden dolayı olsa gerek, dışarı çıktığımda onun altında bir mola vermeden, âdeta ona merhaba demeden geçmemeye çalışıyorum. Samimi söyleyeyim, çoğu zaman bunun farkına bile varmıyorum.

Hava, o gün biraz kapalı idi. Kapalı havaları hiç sevmem, sıkılırım, tedirgin olurum. Doğruca çınarımın yanına gittim. Artık onunla çok samimi idim. Birbirini seven iki dost gibi idik. Ben onun yanına vardığımda, laf aramızda konuşuyorduk. Bunu başkalarına söylesem bana gülecekler, aman ha, sakının da kimseye söylemeyin, olur mu?

Daha ilk günlerde kendisine sorarak adının Dost Çınar’ı olmasını söyledim. Dallarını yaprakları ile sallayarak sevincini dile getirdi. Anlaşmıştık, artık konuşuyorduk. Konuşuyorduk derken insanların bir biri ile konuşurken kullandığı cinsten değildi bizim konuşmamız. Ağzımızla değil, gönlümüzle konuşuyorduk, yani gönülden.

İşte o kapalı havada yanına gittiğimde ilk söz ondan geldi, hem de sitemli sitemli.

-Biliyor musun dedi, senin o şehirden gelen arkadaşlarının yanında gelen bir çocuk var ya, doğrusu ondan şikâyetçiyim, dedi.

-Niçin, dedim heyecanla, hayrola?

-Geçen gün, siz yok iken geldi. Elinde çakısı vardı. Gövdeme ismini kazıdı, başını kaldırıp bana bakmadan, ağladığımı görmeden. Dallarımla ona vurarak ne kadar ikaz da etsem nafile, dinlemedi, işini bitirince arkasına bakmadan çekti gitti.

-Vah vah, çok büyük hata yapmış, doğrusu üzüldüm, demeye çalıştım. Hatta yapabileceğim bir şey var mı diye sordum. Sormamdaki hızımı alamadım, gideyim onu döveyim dedim. Birden koca çınar gülmeye başladı, dallarındaki yaprak hışıltıları ile. Benimle dalga geçtiğini sandım. Doğrusu, birisinin benimle dalga geçmesini hiç kaldıramam. Karşımdaki dostum çınar olmasa idi, sille tekme girecektim, hemen. Ama bu başkası değil Dost Çınar’ımdı. Gülmesini bitirdi bereket versin, anlatmaya başladı.

-Siz, dedi, insanoğlu hemen sinirleniyorsunuz. Öfkelenince de aklınız başınızdan gidiyor. Böylece akılsızca hareket yapıyorsunuz. Bilmez misin sizin bir atasözünüz var; “Öfke ile kalkan, zarar ile oturur.” Hatta bir atasözünüz daha var, yanılmıyorsam şöyle idi; “Öfke geldiğinde akıl gider.” Bundan ders alsa idi nice gürültüler, sonradan olan kavgalar olmazdı.

Sohbetin tam derin noktasında annemin sesi geldi kulağıma, dikkat ettim çağırıyordu. İzin alıp ayrıldığımda vaktin bir hayli geçtiğinin farkına sonradan vardım. Eve girdiğimde akşam ezanları okunmakta idi.

Mehmet Çetin

14 04 2013 Doğanbey Beyşehir Konya

One comment

  1. Çok güzel bir yazın olmuş Mehmet Hoca.
    Sen çok rahat roman, hikâye yazabilirsin ki bence boş durma yaz.
    Kolay gelsin.
    Hayırlı isler dilerim.

    Hidayet Ağabey,
    Çok teşekkür ederim.
    Allah’a emanet olun.
    M.Ç.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir